Sessiz istifa, iş hayatında uzun yıllardır varlığını sürdürmesine rağmen ismen son yıllarda popülerlik kazanmıştır. İnternet üzerinden yapılan bir paylaşımın viral olmasıyla tanınan kavram, iş dünyası için risk teşkil eden bir durum hâline dönüşmüştür. Bu yazımızda sessiz istifanın ne anlama geldiğine, sebeplerine ve çözümlerine değindik.
Sessiz İstifa Ne Anlama Gelir?
Sessiz istifa, bir çalışanın en temel görevlerini asgari düzeyde yerine getirerek yerleşik rolünün dışında kalan hiçbir vazifeyi üstlenmemesi durumudur. Bu, bir nevi işten ayrılmadan işten ayrılma durumu olarak da açıklanabilir. Terimin özellikle sanal platformlarda “quiet quitting” ve “silent quitting” şeklinde karşınıza çıkması mümkün.
Sessiz istifa, son birkaç yılda karşılaşılan bir durum değil; yalnızca kabul gören bir kavram hâline gelmesinin yakın zamanda gerçekleştiği söylenebilir. Bireylerin ne eksiği ne de fazlası için çabalamaksızın çalışmayı sürdürme eğilimi, daha çok işini kaybetme korkusundan kaynaklanıyordu. Günümüzde bu durum hâlâ söz konusu olsa da sessiz istifanın arkasında yatan temel nedenler biraz daha farklı. Çalışanların, iş-yaşam dengesini korumak ve sosyal hayat ile çalışma sınırlarını belirlemek gibi nedenlerle sessiz istifaya sürüklendiği söylenebilir.
Sessiz İstifanın Nedenleri Nelerdir?
Bir çalışanın sessiz istifa noktasına gelmesinin ardında pek çok sebep yatabilir. Quiet quitting, çoğunlukla kişinin özel hayatı ile iş yaşamı arasındaki dengenin bozulmasından kaynaklanır. İş yükünün, beklentilerin ve sorumlulukların çok olması kişinin öz bakımına, hobilerine, sosyal aktivitelere, hatta ailesine ve arkadaşlarına yeterince zaman ayıramamasına neden olabilir. Bu durum, sessiz istifaya yol açan temel unsurlardan biridir.
Dünya çapında yaşanan ekonomik krizler ve buna bağlı olarak artan enflasyon, iş hayatını derinden etkileyen durumların başında gelir. Kişinin enflasyonla uyumlu olarak ücret artışı alamaması, sessiz istifa için güçlü bir motivasyon. Bunun yanı sıra işinde büyük bir çaba gösteren ve performansı yüksek olan bir çalışanın karşılığında olumlu geri bildirim almaması ve terfi hakkı elde edememesi de sessiz istifa için etkili sayılabilecek sebepler arasında.
Sessiz istifanın pasif bir tepki olduğundan söz edilebilir. Ekonomik kaygılar, konfor alanından çıkma korkusu ve tazminat hakkını elde edememe gibi nedenler, kişiyi memnun olmasa dahi mevcut iş düzenini korumaya yönlendirebilir. Özellikle uzun çalışma saatleri, stres ve baskı sebebiyle sessiz bir vazgeçiş söz konusu olabilir.
Çalışanın Sessiz İstifa Ettiğini Gösteren Belirtiler
Pek çok şirket çalışanlarının sessizce istifa ettiğini fark etmekte güçlük çekiyor. Hatta bazı durumlarda çalışanın kendisi de içinde bulunduğu durumu tanımlamakta zorlanabiliyor. Bir çalışanın sessiz istifa sürecine girdiğini gösteren birtakım işaretler mevcut. Bu belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:
- Çalışanın sadece verilen görevleri yapması ve projelere katkı sağlamaması
- Kişinin toplantılara yeterince katılım sağlamaması ve ekip arkadaşlarıyla iletişim kopukluğu yaşaması
- Performans düşüklüğü ve iş kalitesinde azalma
Sessiz istifa sürecinde olan çalışanlar; yalnızca toplantılara ve ekip çalışmalarına değil, aynı zamanda sosyal aktivitelere de katılım göstermeyebilir. Çalışan kendini ve işini geliştirme noktasında motivasyonunu kaybettiğinde iletişim problemlerinde artış gözlemlenebilir. Bu durum hem çalışan hem de şirket için ciddi riskler barındırır.
İşverenler Sessiz İstifa Sorununu Çözmek için Neler Yapabilir?
Sessiz istifanın şirketler üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak ve çalışanların motivasyonunu artıracak aksiyonlar almak mümkün. Bunun için öncelikle yöneticiler ve çalışanlar arasında gerçekçi ve özgür bir diyalog ortamı oluşturulmalıdır. Bu sayede işverenler çalışanların beklentilerine kulak verebilir, yeniden katılım sürecine öncülük edebilir. Çalışanlarla işleri ve görev yükleri üzerine detaylı müzakereler yapmak da faydalı olacaktır.
İş-yaşam dengesini gözeten uygulamalar, sessiz istifa sorununu çözmek açısından oldukça etkilidir. Çalışanların mental sağlığını ön planda tutan, mesleki gelişimlerine yatırım yapan ve katılımcılığı teşvik eden işverenler, verimli ve sağlıklı bir çalışma ortamı yaratabilir. Bu sayede çalışanların bağlılığını geliştirmek ve motive olmalarını sağlamak da mümkün olabilir.